Join us on a literary world trip!
Add this book to bookshelf
Grey
Write a new comment Default profile 50px
Grey
Subscribe to read the full book or read the first pages for free!
All characters reduced
100 gerçek hikaye gelen olagandisi ölümler - cover

100 gerçek hikaye gelen olagandisi ölümler

John Mac, Sandrine Brugot, Marion Ambrosino, Luc Tailleur

Publisher: Studio Minuit

  • 0
  • 0
  • 0

Summary

Bir saman çöpü tarafından kazığa oturtularak, bir sümüklü böcek tarafından öldürülerek, gökten düşen bir inek tarafından ezilerek, bir havuç tarafından zehirlenerek ya da bir kahkahada boğularak ölebilir misiniz? HAYIR MI? Evet, bu mümkün... Ne yazık ki. Sizi hem üşütecek hem de gülümsetecek, ölmenin en absürt ve trajik, bazen de komik 100 yolunu keşfedeceksiniz. Her biri, varoluşun dayanılmaz kırılganlığını ve riskli davranışlardan kaçınma ihtiyacını hatırlatıyor.
Available since: 07/19/2022.
Print length: 102 pages.

Other books that might interest you

  • Yanlış Numara - cover

    Yanlış Numara

    Lucille Fletcher

    • 0
    • 0
    • 0
    Kibirli, zengin Bayan Stevenson, kocası Henry için sabırsızlıkla evde bekler. Ofisini aradığında telefon hatları birbirine karışır. O gece bir kadını öldürmeyi planlayan iki erkeğe kulak misafiri olur.Ve ondan sonra, nefesinizi tutarak dinleyeceksiniz. Tam kadro seslendirme ile sinematik sesli kitabı yaşayın.
    Show book
  • Büyük Rus Yazarları - cover

    Büyük Rus Yazarları

    Anonim

    • 0
    • 0
    • 0
    Edebiyat her şekliyle hayatla iç içedir. Bir romanın ya da bir şiirin okurla kurduğu bağın gücü, yazarın hayatla kurduğu derin bağdan ve bu bağın hepimizi kapsayan haliyle yazıya dökülmesinden gelir. İnsanı ve içinde yaşadığı hayatı tüm iyi ve kötü yönleriyle, herkese temas edebilecek kadar kristalleştirerek işleyen eserleri düşündüğümüzde sanırız herkesin aklına ilk olarak klasik Rus yazarlar ve onların eserleri gelecektir. 
    Bu biyografilerde daha önce eserlerini okuduğunuz yazarların hayatlarındaki enteresan ayrıntıları, belki aklınızda kalmış bir mısra veya cümlede o yazarın hayatının hangi sırrının saklı olduğunu keşfedeceksiniz. 
    Ve yine belki de dünyayı değiştirmiş bu yazarların hikayeleriyle kendinizi değiştireceksiniz. 
    Tolstoy’un da dediği gibi: “Herkes Dünya’yı değiştirmeyi düşünür fakat kimse kendini değiştirmeyi düşünmez.”
    Show book
  • Kalem Kalesi - cover

    Kalem Kalesi

    Nuri Pakdil

    • 0
    • 0
    • 0
    Daha kitabın başında içindekiler bölümünü ifade eden iki kelimeyi görünce alışılmışın dışında bir kitabı elime aldığımı fark ettim: “Gözetleme Noktaları”. Hayatın bir içağacı olması fikri bende ‘neden olmasın’ duygusu uyandırdı. Bir içağacım olduğunu bildiğim için daha umutlu olduğumu söyleyebilirim artık. 
    “Dahasını söyleyeyim mi, Beyefendi, aslında konuştuğumuz filan da yok; düpedüz, açık açık çığlık çığlığayız”, ne kadar da bizi anlatan bir cümle demekten kendimi alamadım, tıpkı “Yoğun, ağır bir zaman: saniyesini taşımak bile belini büküyor insanın …” gibi. 
    Yine “Tersinden okunan sessiz bir ve düşüncesiyle yürüdüm otobüs durağına doğru”yla muzip bir gülümseme yayıldı ortalığa, derken “insanın gerçek yüzü ancak kesin anlarda çıkar ortaya” diyerek adeta ciddiyetle devam edin deyivermiş gibi hissettim. “Kokusunu alabiliyor muyuz acının? ” sorusuna, gözler önünde olanları göremiyoruz ki dedim içimden. / Ayşegül Toprak
    Show book
  • Üniversite Gençliği - cover

    Üniversite Gençliği

    Yakup Balcı

    • 0
    • 0
    • 0
    “Her kim şu dört şey üstünde düşünürse, hiç doğmamış olması daha iyidir:
     
    Yukarıda olan, aşağıda olan, önce olan ve sonra olan.”
     
    TALMUD                                       
     
     Üç avare arkadaş güneşli bir günde yürüyordu. Bir yandan muhabbet ediyorlar, bir yandan da gelen geçen kızlara bakıyorlardı. Konuştukları konular pek ciddi şeyler değildi ve her bir kız geçtiğinde dikkatleri dağılıyor, bazen ne dediklerini unutuyorlardı. Hele ki kızların yoğun parfüm kokusunu içlerine çektiklerinde kanları hızlanıyordu. Henüz üniversiteye varmışlardı ki İçlerinden biri:
     
       - Hadi bugün değişik bir şey yapalım, dedi.
     
      Arkadaşları, onun söyleyeceği şeyi merak edip yüzüne dikkatle baktılar ancak hayal kırıklığına uğradılar. Çünkü bu arkadaş, derse girmenin iyi bir fikir olduğunu söylüyordu! En son ne zaman derse girmişlerdi ki! Üçü avare olsa da derse girme fikrini ortaya atan arkadaş, biraz daha sorumluluk sahibiydi. Çünkü bazen ailesinin kendisi için yaptığı fedakârlıklar aklına geliyor ve serserilik yaptığı için suçlu hissediyordu. Maddi durumu iyi değildi ailesinin her ay gönderdiği üç beş kuruşla geçiniyordu. İşte vize haftası gelip çattığı için Mehmet, derste hocanın üzerinde durduğu konuları not almak istiyordu. Ama ne kadar çabalasa da nafileydi, çünkü arkadaşları derse girmeme konusunda inat ediyorlardı. O da mecburen sürü psikolojisine uydu.
     
       Üçü de aynı evde yaşıyordu. En serseri olanın ismi Furkan’dı. Mehmet, derse girme fikrini ortaya attığında, onunla alay etmişti. Zaten akşamdan kalmaydı ve hiç de hocayı çekecek durumda değildi. Bir Bukowski okuyucusuydu Furkan; onun gibi sürekli içiyor, hayatı takmıyordu. Ve Kadınlara da zaafı vardı. Bukowski‘nin “Kadınlar” adlı kitabını okurken bu yazarın tam kendisini anlattığını söylüyordu arkadaşlarına. Maddi durumunun iyi olması elini güçlendiriyordu. Bu avantajı iyi değerlendirip onlarca kızla çıkmıştı. Tabi yakışıklı olması da büyük bir avantajdı. Üniversite son sınıfa kadar bir sürü kızla çıkmıştı çıkmasına ama ilişkileri hep kısa sürmüştü. Önce gözüne kestirdiği bir kızla birkaç gün takılıyor, sonra sıkılıp terk ediyordu.
     
    Tabi hedefe ulaştıktan sonra…
    Show book
  • Bir Yazarın Notları II - cover

    Bir Yazarın Notları II

    Nuri Pakdil

    • 0
    • 0
    • 0
    Nuri Pakdil, 4 cilt hâlinde yayımladığı Bir Yazarın Notları''nda özgün bir anlatım tekniğiyle yazıya üçüncü kişileri sokar. Yani yazarın dışında kişi ve kişiler de bizimle birlikte metin içinde dolaşır. Bu da, bir tiyatro sahnesi algısıyla daha çok metin okumalarının içinde olmamızı sağlar. Bu çerçevede ‘mülkiyet’ kavramını Bir yazarın Notları II’de ironik bir sahne anlatımıyla şöyle sunar bize: 
    ''Gazapmış!”: Kapısını şoförünün saygıyla açtığı arabasından inerken, yineliyor homurdanarak Etleri Sarkık Kırk Yaşlarındaki: “Düşünecekmişim! Tanrının belâsı! Bir kez uyundu bana. Pis uyuz!” Geçtiği yerlere akrep saçarak bürosuna girdi: “Mallarım gazapmış bana. Bilmem nerdeki bir yoksuldan bile sorumlu olmalıymışım ben! Mal, kimde görünürse görünsün; onda, herkesin bir parça hakkı ya varsaymış, niye olamasınmış? Sorumluluk böylesine boyutlu algılanmalıymış!” 
    … 
    “Kirli yığılmaymış bunlar, ha? Donuk alınterleri bir gün eritilirse, boğulurmuşum selin ortasında! Murdarın tekisin demeye geti¬riyor bana. Patlatacağım çenesini bir daha gelirse. Gazapmış! Mallarım benim gazabım öyle mi? … Bir pisliğin içindeymişiz! Ya bir gün, bir şeyler, başka bir şeyler olursaymış!“ / Ali Göçer
    Show book
  • Edebiyat Kulesi - cover

    Edebiyat Kulesi

    Nuri Pakdil

    • 0
    • 0
    • 0
    Edebiyat Kulesi’nde “sürekli cümle kurarak, cümlelerini bozmalıyım bunların” diyen Pakdil’in yazın dünyasının temelinde cümleler var. Ve yapıtlarını da o cümlelerle oluşturuyor Pakdil. 
    Kurulan her yeni cümle Pakdil için insanı, ‘mutlak öğreti’yi, ‘yerli coğrafya’yı, ‘kök’leri savunmada atılan bir yeni adım. Pakdil hakkındaki yazılarda onun cümlelerinden eski şiirimizdeki ‘mısra-ı berceste’ler gibi alıntılar yapılması bu gerçeği gösteriyor. Pakdil, aynı zamanda yapıtlarında, cümlelerini kurarken gösterdiği olağanüstü titizliğin ipuçlarını da veriyor okura. 
    Bu bağlamda Pakdil’in metinlerinde karşılaştığımız “doğrudur, dizgi düzelti yanlışı yok” ya da “doksan sekizinci yazılış” gibi dipnotları onun kelimelerini, cümlelerini oluştururken/kurarken gösterdiği o olağanüstü titizliğin birer yansıması olarak görüyorum. / Ahmet Edip Başaran
    Show book