Join us on a literary world trip!
Add this book to bookshelf
Grey
Write a new comment Default profile 50px
Grey
Subscribe to read the full book or read the first pages for free!
All characters reduced
Şimdi ve Sonsuza Dek (Sunset Limanı Konağı – 1 Kitap) - cover

Şimdi ve Sonsuza Dek (Sunset Limanı Konağı – 1 Kitap)

Sophie Love

Publisher: Sophie Love

  • 0
  • 0
  • 0

Summary

New York’ta çalışıp, yaşayan 35 yaşındaki Emily Mitchell, bir dizi başarısız ilişkiden geçmişti. 7 yılık erkek arkadaşı onu uzun zamandır beklenen yıl dönümü yemeğine çıkardığında, Emily bu sefer farklı olacağına, bu sefer yüzüğü alacağına emindi.

Yüzük yerine ona küçük bir şişe parfüm verince, Emily artık ondan ayrılmanın vakti geldiğini anlamıştı – ve tüm hayatına yeni, taze bir başlangıç yapması gerektiğini.

Onu tatmin etmeyen, baskıcı hayatından bıkarak, bir değişikliğe ihtiyacı olduğuna karar verdi Emily. Bir hevesle, çocukluğunun büyülü güzellikteki yazlarını geçirdiği, o büyük, tarihi, babasına ait olan, Maine kıyısındaki terkedilmiş eve gitmeye karar verdi. Fakat ev uzun süredir terkedilmişti ve tamire ihtiyaç duyuyordu ve Maine’e kış gelmek üzereydi. Trajik bir kaza kız kardeşini onlardan aldıktan ve aileleri parçalandığından beri, 20 yıldır buraya gelmemişti. Anne ve babası boşanmış, babası ortadan kaybolmuş ve Emily bir daha asla bu evin yakınına bile gelememişti.

Şimdi, bir sebepten, hayatı tuhaf bir haldeyken, çocukluğundan bildiği tek yere doğru çekiliyordu. Bir hafta sonluğuna, aklını boşaltmak için gitmeyi planladı. Ama evdeki bir şeyler; içerideki sayısız sır, babasının hatıraları, baştan çıkarıcı okyanus manzarası, küçük kasaba – ve en önemlisi, evin, yakışıklı ve gizemli bakıcısı – sanki onun gitmesini istemiyordu. Aradığı cevapları burada, en ummadığı yerde bulabilir miydi?

Bir hafta sonu, bir ömre dönüşebilir miydi?

ŞİMDİ VE SONSUZA DEK, sizi güldürecek, ağlatacak ve sayfalarını gece geç saatlere kadar çevirtecek – ve sizi romantizme tekrar aşık edecek büyüleyici bir romantik serinin ilk kitabı.

2. Kitap pek yakında çıkacak.
Available since: 08/09/2017.

Other books that might interest you

  • Aşk-ı Memnu - cover

    Aşk-ı Memnu

    Halit Ziya Uşaklıgil

    • 0
    • 0
    • 0
    Adnan Bey, elli yaşlarında, zengin, dul bir adamdır. Karısını dört yıl önce kaybetmiş, kızı Nihal ve oğlu Bülent’le yaşamını sürdürmektedir. Boğaziçi sandal gezintileri sırasında sık sık karşılaştığı Firdevs Hanım’ın kızı Bihter’le evlenmeye karar verir. Tam kadro seslendirme ile sinematik sesli kitabı yaşayın.
    Show book
  • Saf Bir Yürek - cover

    Saf Bir Yürek

    Gustave Flaubert

    • 0
    • 0
    • 0
    Saf Bir Yürek, baş karakteri Félicité'nin hikayesini anlatır. Félicité, saf, yalın bir kalbe sahip bir hizmetçidir. Hayatı boyunca sürekli çeşitli zorluklarla karşı karşıya kalan Félicité'nin en büyük gücü, diğerlerine olan sevgisi ve sabrıdır. Yoksulluk, aşk acısı ve yalnızlık onu yıldıramaz.  
    Hikaye boyunca, Félicité'nin saf ve sevgi dolu kalbinin, karmaşık ve acımasız bir dünyada nasıl ayakta kaldığını görürüz. 
    Flaubert, bu romanında, insana dair en saf ve en güçlü duyguların, en zor koşullarda bile hayatta kalma ve insanlık hali üzerindeki etkisini çarpıcı bir şekilde anlatır.  
    'Saf Bir Yürek', Flaubert'in diline, anlatımına ve insan ruhunun derinliklerine dair tutkulu bir analize sahiptir. Bu eser, okuyucuyu, hayatın acımasızlıklarına karşı insan sevgisinin ve saf bir yüreğin gücünü yeniden keşfetmeye davet eder.  
    Bu hikayede, her türlü olumsuzluğa rağmen umudun ve sevginin var olabileceğini görürüz. 'Saf Bir Yürek', sadece bir roman olmanın ötesinde, insanlığın ve sevginin zaferini kutlayan bir anıttır.
    Show book
  • Dejavu - 1 Bölüm - cover

    Dejavu - 1 Bölüm

    Serdar Kuş

    • 0
    • 0
    • 0
    Nihan arkadaşlarını küstürmemek için onlarla birlikte mecburen bir falcıya gitmek zorunda kalır. Ancak falcı kadın tam anlamıyla hayatını alt üst edecektir...
    Show book
  • Sokrates'in İsyanı - cover

    Sokrates'in İsyanı

    Halit Fuat Beşik

    • 0
    • 0
    • 0
    Sokrates 2400 Yıl Sonra Dünya'ya Gelse Ne olurdu?
     
    Her gün gözümün önünde o kadar çok isyana yol açan olaylar yaşıyorum ki, bunları yazmazsam çıldırırım her halde! Dünyada bu kadar haksızlık yaşanırken, susup sessizliğin ortasında kalamazdım.
     
    İstiyorum ki ben; Dünyaya ışıklı bir kardeşlik hakim olsun. Aşk ve sevgi her şeye hükmetsin. Artık dünyada güzel şeylerin yaşanmasını istiyorum. Toplumun da anlatacaklarımızı kavrayacak düzeye geldiğini görmek istiyorum. İnşallah düşüncemde yanılmıyorumdur.
     
    İstiyorum ki, dünyayı ölüm vadisine değil, hayat ve yaşam vadisine çevirelim. İnsanların dertlerini, endişelerini, ruhlarındaki kötülükleri yok edip, ona yakışır güzel eserlerle ulaşalım. Allah’ın hikmetleriyle dolu olan KUR-AN’la insanları sonsuz ölümsüzlüğe taşıyalım. Bunu desteklemek için, bu görevi İslam’a dayalı bir felsefeyle ünlü filozof Sokrates’e yükledik. Öyle ki, onu kendime suç ortağı yapmayı amaçlıyorum. Şunu da iyi biliniz ki Sokrates haksızlık gördüğünde asla boyun eğmez. Bilirsiniz işte! Kimse onu doğru bildiğinden saptıramaz.
     
    Ama Sokrates’in bu kitapta nasıl bir karakter oluşturacağı hakkında benim de kaygılarım var. Bakalım ünlü filozofumuz bu yükün altından kalkabilecek mi? Sokrates, iki bin dört yüz yıl sonra Allah tarafından tekrar dünyaya geri gönderilir. Günümüzün bilge insanlarıyla bir araya gelip dünya sorunlarını tartışacaklardır. Dünyayı kana bulayan kötüleri yola getirmeye çalışacak. Sokrates uzun yıllar sonra tekrardan insanlığın hayrı için bir BAŞUCU kitabı da yazmak da istiyor. Öyle görünüyor ki, kitabımız insanların çok işine yarayacak. Çünkü kitap okumanın büyüsüne çok inanıyor büyük düşünürümüz. Belki de yazmak istediği bu kitap, dünya kanlılarını merhamete getirecektir.
     
    Kim bilir? Belki de bu kitap her kelimesiyle insanlığın dağarcığını geliştirecek, insanlığın bilgi ve irfanını arttıracak, KUR-AN Ahlakını dünyada geliştirecek. İnsanlar nazikçe uyaracak, yeryüzünü güzelleştirecek. Belki de bir kısım insanın yazmasında, konuşmasında ve üslubunda incelik katacak. Belki insanların düşüncesine farklı bakış açısı katacak. Belki de bir kısım insanda da sevgi ve merhameti geliştirecek. Belki de insanların öz güvenini arttıracak. Belki de insanlara düşüncelerini sorgulamasını öğretecek. Olaylar karşısında insanları nasıl davranacağının gösterecek. Belki de, siz farkında olmada hayatınızda güzel şeyler olacak.
     
    Bu kitabı okumanızda fayda var anlayacağınız. İnanın ki bu kitap çok işinize yarayacak. Hayat zaten bu değil midir? Kitabımızın amacı hiç kimseden intikam veya öç almak değildir. İnsanlığı ilahi bir umutla huzura yönlendirmektir amacımız. Kitabın gayesi topluma iyi yönde bir şeyler verme arzusudur. İnsanlara bir yol haritası sunmak istiyor Sokrates sadece. 2400 yıl öncesinden günümüze doğru ellerini uzatarak..
    Show book
  • Proje 90° s - cover

    Proje 90° s

    Galip Mertol Gürzel

    • 0
    • 0
    • 0
    Tekne ile Antarktika kıtasını, rotanızı hiç değiştirmeden, düz bir güzergâh üzerinden geçmek ister miydiniz?
     
    Bora yaptığı işin özelliği ve kurduğu doğru bağlantılar sayesinde, madden zenginleşmiş, dünyanın tanıdığı saygın kişiler arasında yerini almış, gözde ve yakışıklı bilgisayar mühendisidir. Sadık köpeği Cingo ve teknesi «Hüdâ-Verdi» ile kendini denize adamıştır.
     
    Bora’nın bir huyu vardır. «Duyduğuna ve hatta gördüğüne dahi inanma! İşin aslını ve eşyanın gerçeğini oku!» Bu tarz düşünce Borada prensip olmuş, çalışmalarında her zaman ön planda yer almıştır. Son aldıkları iş teklifi gerekçesiyle, hedeflerinin Antarktika olarak belirlenmiş olması, toplantı ve görüşmeler sırasında ortaya çıkan “Madem ‘Hüdâ-Verdi’ bunu yapabilir, o zaman Antarktika kıtası baştan sonuna kadar karadan tekne ile geçilmelidir” fikri benimsenmişti.
     
    Canlı yayın olarak yapılacak bu Antarktika kıtası geçiş serüvenine, kutup noktasını belirleyen, uluslararası adı “90 derece Sud” olan ismiyle yani “Proje 90°S” adını vererek çalışmalarına başlamışlardı.
     
    Yıllar sonra Bora’nın karşısına Elif’in çıkmasıyla tekrar yaşam amacını bulan Bora, “tam olduk” darken Elif’in eski eşi Nero, ona yardım ettiğinden dolayı, Bora ve ekibini hedefe almış, onlar için türlü akıl almaz tehlikeli saldırı nitelikli tuzaklar ve planlar yapmaktadır.
     
    “Önce çocuğum” diyen Elif’in kızını kurtarmak için yapmayacağı hiçbir şey yoktur. Peşlerinde Hüda-Verdi gibi eşi benzeri olmayan, özel tasarım ve teknoloji dolu tekneyi eline geçirmek için çabalayan çeşitli tehlikeli ve karanlık güçler saldırmak için her an fırsat kollamaktadır. Bora ve ekibi tüm bu meydan okumalara, saldırılara ve doğa şartlarına karşı koyarak hedeflerine ulaşmak için her şeyi göze alırlar.
    Show book
  • 90 Dakikada NIETZSCHE - cover

    90 Dakikada NIETZSCHE

    Paul Strathern

    • 0
    • 0
    • 0
    Felsefe yüzyıllar boyunca skolastiğin yorganı altında kıvrılarak uyudu. Skolastik tartışmaların horlamaları ve karşı horlamalarından başka hiçbir şey duyulmuyordu.
     
    Felsefeyi ortaçağ uykusundan uyandıran şey, 17. Yüzyılda sahneye çıkan ve şu sözleri ilân eden Descartes oldu: "Cogito, ergo sum." (Düşünüyorum, öyleyse varım). Aydınlanmış bir çağ başlamış oldu: Bilgi akla dayandırıldı. Bu büyük Fransız sadece uyuyan bilginleri değil, aynı zamanda Britanyalıları da uyandırmıştı. Onlar da Descartes'in rasyonel varsayımlarına gecikmeden tepki ererek, bilgi birikimimizin akla değil, deneyime dayandığını iddia ettiler. İngiliz Empiristler bu hiddetli çıkışlarıyla aklın en küçük kırıntısını dahi yok ederek felsefeyi gitgide daha küçük duyumsamalara ayırdılar. Felsefe tekrar sonsuz bir uykuya dalma tehdidi ile karşı karşıya kaldı.
     
    Nihayet 18. Yüzyılın ortalarında Kant "dogmatik uygusundan" uyanarak ortaçağ felsefesinden çok daha kapsamlı bir felsefe sistemi geliştirdi. Bu durum, filozofların bu yeni şansı keyifli hayaller için kullanmak istedikleri izlenimini doğurdu. Hegel, bu filozofların arasında en gayretlisi oldu ve genel huzur ihtiyacına yanıt verecek, dev yatağı bulutlardan oluşan muhteşem bir yatak odası inşa etti. Kendisine başka bir yol seçen tek kişi, tüm evi doğu felsefesinin taze esintileriyle havalandıran Schopenhauer'di. İşte bu esintiler genç Nietzsche'yi uyandırdı. Çevik bir hareketle o buz gibi rüzgâra atıldı ve herkesi uzun bir süre için uyanık tutan keskin felsefesini ilân etti.
     
    FRIEDRICH NIETZSCHE YAŞAMI VE ÖĞRETİSİ--------------------------------------------------------------------------------
     
    Nietzsche'yle beraber felsefe tehlikeli bir boyut kazanıyor. Gerçi daha önce de tehlikeli olmuştu, ama başka nedenlerden dolayı. Nietzsche'den önceki yüzyıllarda felsefe, filozoflar için tehlikeliydi, oysa Nietzsche'yle beraber herkes için tehlikeli olmaya başladı.
     
    Kendisini sonunda zihinsel bir bulanıklığın içine düştü. Geç dönem yazılarındaki söylemleri bunun habercisiydi zaten. Ne var ki tehlikeli fikirleri hastalığının başlangıcından çok önce ortaya çıktı. Nietzsche'nin fikirleri zihinsel bozukluklarıyla bağıntılı değil. Onlar, 20. Yüzyılın ilk yarısında Avrupa için korkunç sonuçlar doğuran ve iflah olmaz belirtileri günümüzde Balkanlarda ve Doğu Avrupa'da yeniden görülen kolektif bir cinnetin öncüleri oldu.
     
    Aslında Nietzsche'nin felsefesi, felsefe olarak adlandırılması pek de haketmiyor. - ister üstinsandan, ister sonsuz geri dönüşten (yaşamımızı mutlak sonsuza dek tekrar ve tekrar yaşayacağımıza dair düşünce) veya (anlamını Goethe, Napolyon veya kendisi gibi "büyük adamları" yaratmakta bulan) uygarlığın salt anlamından söz etsin. Her şeyi "Güç İstemi" ile açıklamak ya çok basittir ya da anlamsız. Freud'un psikoanalitik açıdan mesafeli ve hatta Schopenhauer'in dipsiz kötümserlikleri bile bizleri daha fazla ikna etmektedir. Bir değeri olan her komplo kuramında olduğu gibi, Nietzsche'nin "Güç İstemi"ne dair doktrini de paranoyak eğilimler taşıyor. Kendi felsefesinin aksine, Nietzsche felsefe yapmaya başlayınca iş ilginçleşmeye başlıyor. O zaman Nietzsche ustalık, ikna yeteneği ve keskin zekâ bakımından kendisinden önceki ve sonraki tüm filozoflarla yarışabilir. Eserlerini okuduğunuzda, bizlerde felsefenin gerçekten de önemli bir şey olduğu izlenimi uyanıyor. Tehlikeli olmasının nedenlerinden biri de bu işte. "Güç İstemi"ni salt analitik bir araç olarak kullandığı sürece, bununla, kendisinde varlığını ancak az sayıda kişinin tahmin ettiği insani motivasyon öğelerinin izini bulabilmekteydi. Bu motiflerden doğan değerlerin maskelerini düşürdü, onların tarihsel gelişimlerini araştırdı ve bu sayede uygarlığımızın ve kültürümüzün temel taşlarını aydınlattı.
    Show book