Verlag: Bedrettin Şimşek
Ukraynalı yazar Gogol'un "Burun", "Palto" ve "Fayton" adlı kısa öykülerinden yola çıkan bir komedi. Uyarlamadan ziyade erotik dokunuşlu tematik bir geliştirmedir. Bedrettin Simsek bu oyunda Moliere'in klasik üslubunu Amerikalı yönetmen David Lynch'in modern, düşsel ve gerçeküstü üslubuyla harmanlayarak çarpıtılmış gerçekliğe dayanan farklı bir komedi yaratmıştır.
Stefan Zweig, “Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat”te tek bir günün yaşamı nasıl kökünden sarsabileceğini olağanüstü bir öyküyle anlatıyor. Ansızın karşılaşılan bir yabancı, öngörülemeyen duygular ve hayatı değiştiren cesur bir adım… Hepsi, zamanın çok kısa bir diliminde akıp giderken, insanın kendi sınırlarını nasıl keşfettiğini gösteriyor. Zweig, akıcı anlatımıyla okuru bir kadının iç yolculuğuna ortak ediyor. Karakterin pişmanlıkları, tutkuları ve hayal kırıklıkları; beklenmedik bir tanışmayla yeni bir yön kazanıyor. Bu roman, tek bir günün içinde saklı dönüm noktalarını ortaya koyarken, aynı zamanda insan psikolojisinin ne kadar sürprizli olabileceğini de gözler önüne seriyor. “Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat”, yüreğinizdeki bastırılmış duygu dalgalanmalarına vurgu yapıyor ve okuru ince bir duyarlılıkla baş başa bırakıyor. Zweig’in güçlü anlatımı, bir gün gibi kısa bir sürede dahi insan hayatının ne kadar yoğun yaşanabileceğini kanıtlıyor. Bu büyüleyici öykü, her satırda şaşırtan ve sorgulatan bir deneyim sunuyor.Zum Buch
YILIN YAYLA DÜĞÜNÜ ETKİNLİĞİNE RESMEN DAVETLİSİNİZ! Evliliklerinin üzerinden yirmi yıl geçmiştir. Elizabeth Hay genç, eğitimli ve hayatı hakkında kendi fikirleri olan biridir. Alexander Macpherson ise bir İskoçyalı ve korsandır ve narin bir saray çiçeğine bağlanmaya hiç niyeti yoktur. Ancak onurları, daha çocukken ayarlanan nişanı atmalarını gerektirmektedir. Şimdi, düğün törenine sadece bir hafta kaldı. Her ikisi de düğüne bir son vermek istemektedir, ancak kaderin en iyi planları bile altüst etme gibi bir huyu vardır. Hafızalardaki en büyük fırtına İskoçya'yı kasıp kavururken ve seller onları can havliyle yüzmek zorunda bırakırken, Elizabeth ve Alexander hiç beklemedikleri bir şeyle yüzleşmek zorunda kalırlar... HER ŞEYİ BAŞLATAN AŞK İLİŞKİSİ! Bir Yaz İskoç Düğünü seçtiğiniz için teşekkür ederiz.Zum Buch
Franz Kafka'nın 'Babaya Mektup' adlı eseri, edebiyat dünyasının en çarpıcı itiraflarından birini barındırır. Kafka'nın kendi babası Hermann Kafka'ya yazdığı bu mektup, yazarın iç dünyasının derinliklerine bir yolculuk sunar. Mektup, Kafka'nın babasıyla karmaşık ilişkisini, ondan aldığı baskıyı ve bu baskının yazarın kişiliği ile yaratıcılığı üzerindeki etkisini detaylı bir şekilde ele alır. Yayımlanmış olmasa da, Kafka'nın bu özel mektubu, babasıyla olan ilişkisini dürüstçe ele alışı ve kendi kırılganlıklarını açığa vurduğu bir itiraf olarak kabul edilir. Yazarın en kişisel düşüncelerini ve duygularını içeren 'Babaya Mektup', Kafka'nın eserlerine ve karmaşık kişiliğine dair benzersiz bir perspektif sunar. Bu eser, aile dinamikleri, otorite figürleriyle ilişkiler ve bireysel kimliğin oluşumu gibi evrensel temalar üzerine düşünmeyi teşvik eder.Zum Buch
"Gidelim buradan. Senin masumiyetini, bilgelik zamanlarından kalma sırları, dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim." Tarık Tufan yüreğimize ve zihnimize dokunan kelimelerle şehirde akıp giden hayatı anlatıyor; aşka inananların, yorgun düşenlerin, geride kalanların, kırılgan ruhların hikâyelerinden söz ediyor. Acısı dinmeyen yaralara karşı iyiliğin, gökyüzünden gelen kutlu sözlerin, merhametin tesellisini hatırlatıyor. Bir romancının şehre, hayata, insanlara bakarken tuttuğu, çarpıcı ve bir o kadar da kalbe dokunan notlar. Tükenmeden ve ruhumuzu tüketmeden, kalbimizi arındıracak sözlerin peşine düşen güçlü bir anlatı. "Yavaşça dokun yaralarıma. Yavaşça. Annesi dün ölmüş çocuklara dokunurcasına şefkatle. Bin yıllık mushafın sayfalarına nasıl dokunursa insan, öyle dokun."Zum Buch
Halil Cibran'dan, insan ilişkileri üzerine dersler… Birlikteliğiniz içinde birbirinize alanlar bırakın. Bırakın semanın rüzgârları dans etsin aranızda. Birbirinizi sevin ama aşkınızın sizi zincirlemesine izin vermeyin... Birbirinizin kadehini doldurun ama bir bardaktan içmeyin. Birbirinize ekmeğinizden verin ama aynı somundan yemeyin.Zum Buch
Hayatın Mucizeleri, Stefan Zweig’in insan psikolojisine dair özenli gözlemlerini, sıradan yaşamların içinde saklı duran beklenmedik anları ustalıkla bir araya getiriyor. Yazar, inanç ve kaygı arasında gidip gelen kahramanlarının hikâyeleriyle, her gün fark etmeden önünden geçtiğimiz “mucize” kavramını yeniden düşünmeye davet ediyor. Bu öyküler, yeri geldiğinde içimizi ısıtan bir umut ışığına, yeri geldiğinde sorgulamalara ve çatışmalara dönüşerek; sevgi, fedakârlık ve sorumluluk duygularının ne denli güçlü olabileceğini gösteriyor. Zweig’in canlı anlatımı, okuru karanlık bir köşeden aydınlık bir ufka sürüklerken, hayatın kendisinin de bir mucize olduğuna işaret ediyor. Dinleyeceğiniz bu kitap, yalnızca bir öykü derlemesi değil, aynı zamanda Zweig’in insanı anlamaya dönük tüm birikiminin somut bir ifadesi. Kendinizi bu satırların arasında, yüreğinizi titreten ince ayrıntıları keşfederken bulacaksınız.Zum Buch
